Kurulduğu ilk yıllardaki asıl renkleri kırmızı-beyaz olan Fiorentina kulübü hakkında söylenmesi/yazılması gereken çok şey var aslında. Toskana'nın bu şehrinde, Dante'nin, Da Vinci'nin mirasını kültürel olarak yiyen Floransa, takımları ile 50'li yılların sonunda başlayacak futbol başarısını bir anda kabul ederek, kendi içinde sentezleyerek bir çeşit futbol şehri haline gelmiş ve bu kenetlenmenin sonucunu Kupa galipleri kupası başta olmak üzere Serie A'da da almışlardır.
Ancak ne var ki kazanma kültürü denen şey bu "kültür kokan" şehre uğramamış, kazanılan kupalar sonrası Fiorentina dönem dönem asansör takım, dönem dönem büyük takımların Artemio Franchiye gelmeye çekindiği bir takım olmuştur.
Fiorentina diğer kız kardeşlere göre şehiri, taraftarı ile çok büyük bir potansiyel olmasa da son 20 yıllık zamanda yaptığı/yapamadığı hamlelerle bir türlü "kimlik" kazanmış bir takım olamadı. Altyapıya önem verdikleri yılları ilerleyen zamanda meyvelerini toplamakla mesul kulüp bunun cabasını alacakken bu oyuncuları teker teker büyük kulüplere pazarlarken taraftara cefa bırakıyor, günü gelip ekonomik olarak zayıfladığında Juventus'un %40 hisselerini elinde bulunduran Mocatli ailesi bu durumu farkedince Fiorentina'nın kabuk değiştirmesi kaçınılmaz oluyordu. Ki bu dönem Fatih Terim'in Fiorentinaya geldiği yıllın henüz başıydı.
Mafya/Hükümet işlerini kulübe sokan Cechi Gori Fiorentina'nın bugünlere gelmesinin sebebidir. Küme düşürülen Fiorentina, Juve gibi köklü bir kültüre sahip olamadığı için sağlam bir temel üzerinde duramadığından kaderini şehrin futbola ilgisine göre düzenliyor, ve dahası elinde bulunan Montolivo, Gamberini, Santana, Jovetic gibi oyuncuları kombine satamaması durumunda satmakla taraftarı tehdit ediyor.
Şu gelinen durumun tek bir açıklaması var; Yazık. Önlerinde Newcastle gibi bir örnek varken.
0 yorum:
Yorum Gönder