27 Ağustos 2009 Perşembe

El equipo de los ; "11 aldeanos"

İspanya'da General Franco dönemi, Real Madrid başta olmak üzere Madrid takımlarının ayrıcalıklı olduğu, nalıncı keseri gibi herşeyin Madrid'e doğru yontulduğu bir dönem olarak öne çıkıyor. Bu açıdan bakıldığında bu dönemde Bask ve Katalan takımlarının elde ettiği başarıların sıradan bir futbol başarısı olmaktan öte anlamları oluyordu Bask ve Katalan halkları için.

Franco'nun İspanya'da en güçlü olduğu dönemlerdir. Athletic Bilbao'nun önemli başarılara imza atmiş Zarra'li, Panizo'lu kadrosu yaşlanmış, artık eski başarılı günler geride kalmıştır. Bilbao için degişimin zamanı gelmiştir. 1950-1954 yılları arasında bir başka karşı cephe takımı Barcelona ile 2 Lig, 3 de kupa şampiyonluğu başarılarına ulaşmış Slovak Hoca Ferdinand Daucik'in bu değişim için en uygun isim olduğuna karar verilmiş ve takım Slovak hocaya emanet edilmiştir.

Panizo, Zarra gibi isimlerin takımdan ayrıldığı ilk sezon da Slovak Hoca, yeni takımı inşa etmeye başlamış ve Bilbao'da gözle görülür bir değişim ortaya cıkarılmıştır. Bilbao çok uzun süre beklememiştir yeni başarıların gelmesi için. Ligde yeniden başa güreşmeye başlayan Bask ekibi, sezonu 3. sırada tamamlarken, Kupa'da da finale kadar ulaşır ve finalde de Sevilla'yi Uribe'nin golü ile 1-0 yenerek kupaya ulaşır. Sezon öncesi ne olacağını kestiremeyen San Mames sakinleri de takimi yeni bir hoca ile yeniden yapılandırmanın doğru bir karar olduğunu anlamışlardır gelen başarıların ardından.

1955/1956 sezonu Bilbao için muhteşem bir sezon olur. Bilbao ligi Barcelona'nin 1 puan önünde şampiyon tamamlar. Son iki sezonun şampiyonu General Franco'nun takimi Real Madrid ise hem

Bask hem de bir Katalan takımının altında kalarak sezonu 3. sırada tamamlar. Şampiyonluğu kazanan Bilbao, kupa finalinde de bir diğer Madrid ekibi Atletico Madrid'i 2-1 yenerek muhteşem bir sezon yaşatır Basklılara.

Sonraki sezon Bilbao'nun Avrupa Arenası’na çıktığı yıl olur. Eleme turunda Porto'yu, ilk turda ise efsane Puskas'i kadrosunda barındıran Macar Honved'i eleyerek çeyrek finalde İngiliz devi Manchester United'in rakibi olur Basklılar. İlk maç San Mames'dedir. San Mames tarihinin en muhteşem maçlarından birine sahne olur iki ekip arasındaki mücadele. Bilbao ilk yarıyı 3-0 önde kapatır United karsısında. İkinci yarıda 10 dakika içerisinde 2 gol görür kalesinde Bilbao. Yeniden toparlanırlar ve 2 gol daha bulurlar. Maçın sonucunu ise United'in son dakikalarda Whelan ile bulduğu gol belirler ve maç 5-3 Bilbao galibiyeti ile sonuçlanır.

İkinci maça Bilbao sakatları nedeni ile eksik çıkmak durumunda kalır. Bu da yetmez kaleci Caramel maçın yarısını sakat sakat oynamak zorunda kalır. Son 20 dakikaya kadar 1-0 giden maç son 20 dakikada 3-0'a gelir ve United turu gecen taraf olur Bilbao karşısında.

Avrupa'ya çeyrek finalde veda eden Bilbao, ligi 4. sırada bitirir, kupada da bir varlık gösteremez. Bir önceki sezon yaşanan dublenin ardından, bos gecen sezon Slovak Hoca Fernando Daucik'in de sonu olur Bilbao'da.

Daucik'ten boşalan teknik adamlık koltuğuna Baltasar Albeniz getirilir. Lig'de isler istenildiği gibi gitmez ve lig 6. sırada bitirilir. Ancak bu sezonu unutulmaz kılan ve “11 Aldeanos” efsanesini doğuran olay ise farklıdır.


Tarihler 29 Haziran 1958'i göstermektedir. İsveç’te Rasunda Stadyumu'nda İsveç ile Brezilya Dünya Kupası finalinde karşılaşmaktadır. Futbol dünyasının gözü kulağı bu maç üzerindeyken ve “Pele” kendini dünyaya tanıtırken, ayni gün bir başka yerde başka bir tarih yazılmaktadır.

Athletic Bilbao ve Real Madrid Ispanya Kupası finalinde karsı karsıya geleceklerdir. O donemler Kupa General Franco adına düzenlenmektedir. (Copa del Generalisimo) Maç öncesi yaşananlar zaten favori olan Real Madrid'i iyice favori haline getirmiştir. Federasyon maçın Madrid'de oynanmasına karar vermiştir. Zira General Franco'nun bir maç için Madrid dışına seyahat etmesi söz konusu bile değildir. Belki de Franco maçın ardından onuruna düzenlenen bir başka geceye katılacaktır kim bilir!

Bilbao maçın tarafsız sahaya alınması için başvuruda bulunur. Ancak Federasyon bu talebi reddeder. Basın da federasyonun kararını destekleyen yayınlar yapar. O donemde aksi düşünülemez zaten. Mac Chamartin'de Bernabeu'da oynanacaktır. Saha dışı olumsuz faktörlerin yanında sahada da Di Stefano önderliğinde Avrupa Şampiyonu olmuş ve dönemin dünyadaki en iyi takımı olarak kabul edilen Real Madrid'i vardır. Ligi de alan Real, kupayı da alıp Barcelona'nin gectigimiz yıl ulaştığı 3 kupa başarısına o yıl ulaşmak arzusundadır.

Nereden bakarsanız bakın herşey Bilbao aleyhinedir maç öncesinde. 125 bin kişilik bir kalabalığın önünde iki takım sahaya çıkar. Bilbao'lu oyuncular Real Madrid'i hem de General Franco'nun gözleri önünde alt etmeye kararlıdırlar. Dakikalar 20'yi gösterdiğinde sahneye çıkan Arieta Basklıları sevince boğan golü atar. Golün üzerinden henüz 3 dakika geçmiştir ki sahnede yine Arieta vardır. Skor 2-0'a gelir ve maç da bu şekilde sonuçlanır. Avrupa Şampiyonu Real sahasında gol bile atamadan kaybeder Kupa’yı. Real Madridli General Franco kendi elleri ile verir Bilbao Kaptanı Gainza'ya kupayı.

Küçümser bir ifade ile; “Seneye kadar” demeyi de ihmal etmez kupayı verirken. (Sonraki yıl Kupayı Barselona kazanır)

Sahaya çıkan 11 Basklı bu maçın ardından taraftarlar arasında “11 Aldeanos” yani “11 Köylü” olarak adlandırılmaya başlanır.

Stereotyped From Enes Özbey

3 yorum:

Temur dedi ki...

Bilbao temalı post'lar bekliyordum şehsen. Çok keyif veren yazılar olmuş. Blog'da nacizane biz de Athletic'li bu abilerimizi yad etmiştik zamanında.

http://jesusalmeyda.blogspot.com/2009/03/bilbao-vs-united-san-mameste-zemin.html

http://jesusalmeyda.blogspot.com/2009/05/vizkayal-11-koylu-avrupa-sampiyonuna.html

S.B dedi ki...

@Temur;

Zaten Enes senin isteğin üzerine hazırladı bu yazıyı yanlış hatırlamıyorsam :) Okuyucuya önem var bizde.

Laff a Lympics dedi ki...

Enes yine harika bir yazı hazırlamış. Eline sağlık. Sayesinde geçmişe dair çok güzel şeyler öğreniyoruz.