"Bir futbolcunun efsanevi olabilmesi için gol atması değil, takımının bayrağını elinde taşıması gerekir"der Di Stefano. Şu oyun üzerinde takımının bayrağını taşıyan kaç kişi kalmıştır, daha doğrusu takımının bayrağını taşıması için oluşmuş ortamlar ne hale gelmiştir, bunları sorgulamamız gerek. Ancak oluşan bu endüstriyel ortamın "pr" ve "nemalanma" konusu birçok kişinin ekmeği/kaymağı olduğu için azınlık/farkındalık kurgusu çoğu zaman görmezden gelinir. Tıpkı Safet usiç'in başına gelenler gibi.
Safet Susiç her boşnak oyuncunun çıkış noktası olan Sarajevo kulübünde oynadığı zamanlar ekolü ve hareketleri, mizacı Zicoya benzetilir. Bu elbette bir oyuncu için kıvan kaynağı olsa da babasının Bosna kurtuluş ekibinde olması onun Yugoslav milli takımında oynaması için engeldir. Nitekim Susiç Yugoslav Milli takımında oynamayı istemektedir. Ancak bir gece yarısı kimin yaptığı(!) bilinemeyen bir saldırı sonucunda babasını kaybettikten sonra ülkeden kaçmayı düşünür Susiç. İlk önce her zaman sevdiği Türkiyeye başvurur. Ancak o dönem özellikle Galatasaray kulübünün Boşnak oyuncuları alıp Türk vatandaşlığına geçirmesi olayından faydalanmak isteyen Susiç'in bu teklifi kabul edilmez. Çünkü Susiç insanların gözünde politik bir suçludur.
Yaşıtları Dünya kupasında oynarken, oun meziyetlerinin yanına bile yaklaşamayacak oyuncular tanrılaştırılırken o çareyi Fransaya kaçmakta bulur. Nitekim Psg onu bedelsiz olarak kadrosuna katarken ailesi de Yugoslavyada tehdit edilmektedir. Karşılıklı şantajlar sonrası Susiç yugoslav milli takımında oynamayı kabul eder. O dönem Psg takımının başarılarında önemli rol oynayan Susiç inanılmaz stili ve sürati ile bir santrafor oyuncusundan daha çok gol atabilmektedir. Yugoslav milli takında 46 kere oynayan Susiç tam 24 gol atar. İstatistikleri pek sevmesem de bu muazzam bir rakam.
Onun hakkında en iyi demeci Platini verir. Platini; "O müthiş oynadığında Karpatların Zicosu, oynamadığında pis Boşnak olurdu" der.
Yıllar geçtiğinde onu Türkiyeye antrenör olarak getiren tek şey ; "Onun müslüman ve Türkiye'ye hızlıca uyum sağlayabilecek biri olabileceği idi."
Bir futbolcunun geçmişinin, kariyerinin dili, dini, ırkı çerçevesinde gelişemediğini görmek üzüntü verici. Yaşıtları dergilere kapak olurken.
1 yorum:
Her yazı gibi bu da müthiş olmuş, tespitlere katılmamak elde değil...
Türkiye'de insanlar Susiç deyince yedek hocaları akıllarına getiriyor çok üzücü bu durum gerçekten...
Yorum Gönder