Federico Fellini Rimini gibi küçük bir sahil kasabasından küçük yaşlarda ayrılıp yaşadığı gerçekçi hayatla dalga geçercesine bulunduğu dönemin salt kültür uzantısı olan "Faşizm'i" ciddiye alacak kadar sürrealist filmler çeken bir yönetmen olmasına rağmen, bugün bile yaptığı sinematoğrafik uzantıları bizim coğrafyamızda dahi kaale/ciddiye/ilham'a alan/alabilen yönetmenleri bulundurmayı başarabilmiş bir sinema adamıdır.
Küçük yaşta hayatın zorluklarını ve sorumluluklarını göze alarak sirk hayatını seçip büyüdüğünde bu hayatın getirisi olarak kendine karikatürist ve grotesk hikayeleri yazan bir adama dönüştüğünde ise bu denli sinema filmleri çekebilecek kapasitede, kültürel etkileşimli had safhada biri olup çıkmıştır.
Çektiği ilk filmlerde yönetime, oligarşiye, Faşizme, lokal belirsizliklere karşı alaycı bir üslupla oldukça farazi bir biçimde yöntem bulmuş, kimse onun Franz Kafka gibi "kendisinden başka kimsenin onu anlamadığına" kanaat getirmiştir.
Palyaço rolündeki Faşizanlar, dansöz rolündeki kadın öğretmenler, Türkçe şiir okuyan Helen dili ustaları gibi betimlemeler oluşturduğu sinema dilinin ne kadar karışık ve yenilikçi olduğunu gösterse de, filmlerinde daha çok onun çıkış noktası olan Rimini gibi lokal düzeyi büyük karmaşalar içerisinde anlatabilen kimliği sinema dünyasına çok şey kazandırmıştır.
Federico Fellini
Dip-not: Daha önce bloğa sinema tarihi ile yazabilecek bir yazar arandığına dair bir duyuru yazmıştık. Sağolsunlar, birkaç kişi bilhassa futbol filmleri hakkında yazmak istemişti. Ancak sonraları sinema yazma konusundan vazgeçmiştik ve istekte bulunan arkadaşları geri çevirmek zorunda kalmıştım. Düşüncemiz hala da aynı; Çünkü 100 yönetmen serisi bloğun bir metresi olarak kullanılacak. Bugün başlangıç yapıldı, 100 yönetmen serisinin son yazısında Stereotype Ball bloğu da sona ermiş olacak.
0 yorum:
Yorum Gönder