2 Aralık 2009 Çarşamba

Bitmeyen Ceza

Moacyr Barbosa ismi pek çoklarımızın belki ilk kez duyacağı ve bu yazıyı okuduktan birkaç saat sonra da muhtemelen unutacağı bir isim olabilir. Ancak Brezilya'da aradan gecen yaklaşık 60 yıla rağmen unutulmamış ve yediği bir gol yüzünden bu kadar uzun sure suçlanan bir isim olarak Brezilyalıların hafızalarında yer etmiştir.

1921 yılında dünyaya gelen Barbosa, Vasco de Gama ile başarıdan başarıya koşarken, Brezilya milli takiminin da kalesini korumaktadır. Topu hissetmek için çıplak ellerle kalesini koruyan Moacyr, 40'li ve 50'li yılların en iyi kalecilerinden birisi kabul edilirken, kimileri tarafından da gelmiş geçmiş en iyi kaleciler arasında gösterilir. 1949 Copa America finalinde Paraguay’ı 7-0 ile geçerek en farklı Copa America finali sonucuna imza atan Brezilya, bir yıl sonra kendi ülkelerinde yapılacak Dünya Kupası’nın da favorisi konumundadır.

İsveç, İspanya, Uruguay ve Brezilya yarı finale çıkar 1950 Dünya Kupasında. Fifa Dünya şampiyonunu bugün uygulanan sistemden biraz farklı bir sistemle belirler. Esleştirip elemeli turlar oynatmak yerine, 4 takimi lig usulü ile karsılaştırarak şampiyon belirlenecektir. Brezilya İsveç’i 7-1, İspanya’yı da 6-1 ile geçerek favori olduğunu bir kez daha ispatlar. Uruguay ise İspanya ile 2-2 berabere kalır, İsveç’i ise iki kez geriye düştüğü maçta 3-2 ile geçer ve Brezilya maçına şampiyonluk umutlarını taşımayı başarır.


Final maçına çıkarken şampiyonluk için Brezilya'ya beraberlik yetmektedir. Maracana stadında tam 200 bin seyirci ülkelerinin ilk Dünya şampiyonluğu için hazır bulunmaktadır. Herkes şampiyonluktan o kadar emindir ki, maç sonunda yapılacak kutlamalar için hazırlıklı gelinmiştir stadyuma.

Maçta da her şey Brezilya’nın istediği gibi gitmektedir. İlk yarı 0-0 sonuçlanırken, ikinci yarının baslarında Friaca ile gelen gol şampiyonluğun müjdecisi gibidir. Tribünlerdeki 200 bin kişi yerinde duramamaktadır. Tribünlerin zafer sarhoşudur artik. Ancak Maç henüz bitmemiştir. 66'da efsane Schiaffino sahneye çıkar ve beraberliği getirir takımına.

Maracana'yi bir sessizlik kaplar. Ancak henüz oldurucu darbe gelmemiştir. 13 dakika sonra Brezilya’nın sol tarafını çökerten Ghiggia çok zor bir açıdan yaptığı vuruşla topu adeta iğne deliğinden geçirerek takimini 2-1 öne geçirir. Bütün Brezilya sessizliğe gömülür bu golün ardından. 20 dakika öncesine kadar karnaval havasında olan Maracana'da matem havası esmektedir.

Mac 2-1 Uruguay galibiyeti ile biter ve Dünya Kupası Uruguay’ın olur.

Maçın ardından milyonlarca Brezilyalıyı hayal kırıklığına uğratan sonucun sorumlusu kaleci Barbosa ilan edilir. Kariyeri başarılarla dolu kaleci için de donum noktasıdır 16 Temmuz 1950'de oynanan final karsılaşması. Her gecen gün daha da zorlaşır Barbosa'nin hayati ve adeta cehenneme döner.


Dışarıya ekmek bile almaya çıkamaz insanların protestosuna maruz kalmadan. “Eğer kendimi kontrol edemeseydim protestolar karsısında, çok önceleri hapishaneyi ya da mezarı boylardım.” diyerek ne büyük bir baskı altında olduğunu ortaya koyar. Maçın üzerinde 30 yıl gemcesine rağmen hala unutulmamıştır Barbosa. 1980'lerde bir markette yaşlı bir kadın yanındaki çocuğa Barbosa'yı işaret eder ve “İşte bu adam bütün Brezilya'yı ağlattı.” diyerek sonraki nesillere aktarır Barbosa nefretini. 1993'de Brezilya Federasyon başkanı bir futbol maçı yorumlamasına dahi müsaade etmez Barbosa'nin. Maracana stadi yenilenirken, golü yediği kale Barbosa'ya hediye edilir. Barbosa giyotini haline gelen kaleyi yakarsa kotu anılardan da kurtulacağını düşünür ancak o ölene kadar peşini bırakmaz yediği golün laneti.

Ölmeden kısa bir süre önce “Brezilya'da adam öldürmek suçu için verilen en yüksek ceza 30 yıl. Ben hatamın cezasını 50 yıldır ödüyorum ve hala hapishanedeyim. İnsanlar hala tek suçlu benmişim gibi benden nefret ediyor. “ diyerek bu gerçeği ortaya koyar Moacyr Barbosa.

7 Nisan 2000'de yalnız ve sessizce veda eder dünyaya.

Yaklaşık 50 kişi katılır cenazesine. Brezilya futbolunu temsil eden kimse olmamıştır cenazesinde. Ertesi gün çıkan bir gazete tek cümle ile özetler kalecinin yaşamını; “Barbosa'nın ikinci ölümü.”.

0 yorum: