21 Kasım 2009 Cumartesi

Kayıp Hikayeler; Sampdoria 1990/91


Son yıllarda İtalya Ligi Seri A'nın oyuncu kalitesinden, futbol seviyesine kadar yaşadığı gerileme pek çok yerde yazıldı çizildi. Avrupa Kupaları'nda alınan başarısız sonuçlarda bu durumun doğal bir yansıması olarak karşımıza çıktı. Ancak 80'lerin sonu ve 90'ların başı baz alındığında, en başa İtalya Ligi yazılır, diğer ligler Seri A'nın arkasından gelirlerdi. Dünyanın en büyük futbol yıldızlarının sahne aldığı İtalya Ligi'nde belki çok gol olmazdı ama atılan goller, oyuncuların ve sahada ortaya konan futbolun kalitesi ile birebir örtüşen zeka ürünü goller olurdu. İşte boyle bir donemde Italya Ligi'nde sampiyonluga uzanmak, şampiyon takımı dünyanın gözünde futbolun zirvesine taşırdı. İşte Sampdoria, tam da İtalya Ligi'nin bu şekilde anıldığı 90/91 sezonunda şampiyon olarak, hem büyük bir sürprize imza atmış, hem de tum futbolseverlerin saygınlğını kazanmıştı. Şimdi takvimlerimizi 18 sene geriye alıp, Sampdoria'nın bu şampiyonluğunu hatırlamaya çalışalım.

1976/77 sezonunda ligde tutunamayarak Serie B'nin yolunu tutan Sampdoria, Serie B'de geçen 5 yılın ardından yeniden Serie A'ya yükselmeyi başarmıştı. 85/86 sezonunu dışarıda bırakırsak, sürekli Serie A'nin başaltı takımlarından birisi olmayı başaran Sampdoria, bu süreçte 3 kez de İtalya Kupası'nı müzesine götürmeyi başarmıştı. 1989 yılında Avrupa Kupaları'ndaki ilk finalini oynayan ve adından Avrupa'da da söz ettirmeyi başaran Sampdoria, Barcelona'ya finalde 2-0 kaybediyordu. 1990 yılında ise yarım bıraktıkları işi tamamlayarak tarihe geçiyorlardı. Ligi 5. bitirdikleri 88/89 sezonunu İtalya Kupası ile kapatan Blucerchiatis, sonraki sezon bir önceki yıl kaybettikleri Kupa Galipleri Kupası finalinde, Anderlecht'i 2-0 yenerek Avrupa'daki ilk ve tek kupasına ulaşıyordu. Aynı sezon UEFA Kupası'nı Juventus'un (finalde rakip Fiorentina), Şampiyon Kulüpler Kupası'nı da Milan'ın aldığını hatırlatırsak, İtalyan futbolunun nereden nereye geldiğinin resmini daha iyi çekmis oluruz.

Harika bir sezon geçiren İtalyan Futbolu için, bu başarıları taçlandıracak ve 1990 yılını unutulmaz kılacak bir fırsat vardır. Evlerinde düzenledikleri Dünya Kupası. Ancak İtalya Napoli'de oynanan o meşhur Arjantin maçında karşılaştığı müthiş Maradona taraftarlarına ve Maradona'nın kendisine yeniliyor ve finali göremiyordu. 1990 Dünya Kupası'nı 3. olarak tamamlayan İtalya kadrosunda ise 4 Sampdoria'lı oyuncu yer alıyor, Gianluca Pagliuca ve Roberto Mancini topa değmeden turnuvayı terkederlerken, sadece Pietro Vierchovod ve Gianluca Vialli forma şansı bulabiliyorlardı.


Sezon başlarken kimsenin şampiyonluk için şans tanıdığı bir takım değildi Sampdoria. Bir tarafta son Avrupa Şampiyonu Milan, diğer tarafta Maradona'lı son şampiyon Napoli, Dünya Kupası Şampiyonu Almanya'nın 3 yıldızını kadrosunda barındıran Inter, Baggio, Julio Cesar, Hassler gibi yıldızlara yaptığı yatırımla yeniden iddiali konuma gelen Juventus dururken şans verilmemesi çok normaldi Sampdoria'ya.

Sezona sakat olan Vialli'den yoksun başlayan Sampdoria, gol üretmekte sıkıntı çekiyor, ilk 5 hafta yalnızca 3 gol atabiliyordu. Vialli'siz çıktıkları son maçta Milan deplasmanında Cerezo'nun golü ile 1-0 kazanıyor ve liderliği ele geçiriyorlardi. 3 hafta sonra Napoli deplasmanında aldıkları 4-1'lik galibiyet ile de ayak seslerini iyiden iyiye duyurmaya başlıyorlardı. Ertesi hafta ise Genoa'ya sahalarında 2-1 kaybederek ilk mağlubiyetlerini yaşıyorlardı.

14. hafta 2 puan geride oldukları Inter'e karşı 10 kişi kalmalarına rağmen 3-1 kazanıp, farkın açılmasına engel oluyorlar ve önemli bir eşiği aşıyorlardı. Ancak ilk devrenin son 3 maçında aldıkları 2 mağlubiyet ve 1 beraberlik ile 5. sıraya kadar geriliyorlardı.

Ligin ikinci devresinde Sampdoria kendisini sampiyonluga goturecek bir seriye basladigindan habersiz ard arda galibiyetler almaya baslamisti. Juventus, Milan, Napoli derken onune geleni deviren Sampdoria tekrar liderligi ele gecirmisti.

Sezonun en onemli maclarindan birisinde ligin bitimine 4 hafta kala Inter deplasmanina cikacaklardi. Sampdoria'nin 3 puan gerisinde 2. sirada olan Inter galibiyet almaya mecburken, Sampdoria ise yenilmemenin kendisine yetecegini biliyordu. Mac bittiginde skorbordda Sampdoria lehine 2-0 yaziyordu. Mac sonunda yillar boyu unutulmayacak bir mac oldugu, 2-0 kazanan Sampdoria'nin 10-4 kaybedebilecegi bir mac oynandigi yorumlari yapiliyordu. Mac sonunda istatistiklere bakildiginda da yorumlarin hakliligi ortaya cikiyordu. Inter'in 24 sutuna karsilik, Sampdoria'nin 6 sutu, 13 kornere, 1 korner macin Inter baskisi ile gectigini apacik gosteriyordu. Inter kalecisi Zenga tek bir kurtaris bile yapamazken, Pagliuca Mattheus'un penaltisi da dahil olmak uzere tam 14 kurtaris yapiyor ve hayatinin macini oynuyordu belki de.


Inter'i gecen Sampdoria icin 3 haftada alinacak 3 puan sampiyonlugun ilani anlamina geliyordu. Once sahasinda Torino ile 1-1 berabere kalan Sampdoria, Lecce deplasmaninda ilk yarida buldugu 3 golle 3-0 galip geliyor ve son haftaya girilirken sampiyonlugunu ilan ediyordu.

Daha once ligde dordunculukten yukariya cikamamis Sampdoria, en kati kalpleri bile yumusatacak kadar etkileyici, adeta bir mafya filmindeki ask hikayesi kadar siradisi bir sampiyonluk alarak muhtesem bir is basariyordu.

Ligde sadece 3 maglubiyet alan Sampdoria, ligin ikinci devresinde 13 galibiyet ve 4 beraberlik alarak sampiyonluk yuruyusunu tamamliyor, 57 golle de ligin en cok gol atan takimi oluyorlardi.

Ligin sampiyonluk adayi takimlari ile yaptiklari maclarin neredeyse tamamini kazanan Sampdoria puan kayiplarini zorluk derecesi daha az olan maclarda yasamisti. Milan, Inter, Napoli takimlarini her iki macta da yenen Sampdoria, Juventus ile de deplasmanda 0-0 berabere kalip, sahasinda 1-0 kazaniyordu. Sampdoria'nin bu maclarda aldigi sonuclar, fiksturun de yardimiyla muthis bir avantaja donusuyordu. Sampdoria Milan ile oynarken, Juventus-Inter, Inter ile oynarken, Juventus-Milan, Napoli ile oynarken de Milan-Inter maclari oynaniyor, maclarini kazanan Sampdoria'da rakiplerinin puan kayiplari ile ligde avantaj sagliyordu.


Ligde sadece Vialli ve Mancini 5 golden fazla atarken, zaman zaman ortaya cikan isimsiz kahramanlar da sampiyonlukta onemli pay sahibi oldular. Ligde tum maclarda forma giyen tek isim olan Peppe Dossena mayis ayinda Inter karsisinda alinan galibiyette acilis golunu atiyor, sagbek Roberto Mannini'de Lecce karsisinda attigi golle Sampiyonluk kutlamalarinin fitilini atesliyordu.

24 yasindaki kaleci Pagliuca ve kanat oyuncusu Lombarda belki de kariyerlerinin en muhtesem sezonunu yasiyor ve gok mavili formayi ilk kez bu sezon giymeyi basariyorlardi.

Herseye ragmen, ister istemez tum gozler Sampdoria'nin ileri ikilideki muthis ikizleri Vialli ve Mancini uzerindeydi. Birbirlerini cok iyi tamamlayan ikili, harika bir birliktelige imza atiyorlar, Vialli'nin gucu, acimasizligi, Mancini'nin cin gibi zekasi ile birlesince ortaya durdurulamayan bir hucum hatti cikiyordu.


Sakatligi nedeniyle sezonun ilk maclarini kaciran Vialli, 26 macta attigi 19 golle, Seri A'nin gol kralligini da kimseye birakmamayi basariyordu.

Catenaccio uyguladigi icin elestirilen ancak gol yememenin Italya Ligi icin birinci sart oldugunun farkinda olan Vujadin Boskov, Vialli ve Mancini liderliginde mukemmele yakin uyguladiklari kontra atak stratejisi ile sonuca ulasmisti.

Sampdoria'nin basarisini one cikaran bir diger unsur ise basariyi getiren en onemli oyuncularin Italyan oyuncular olmasiydi. 3 yabanci sinirlamasinin oldugu o donemde, Milan Gullit, Rijkaard, Van Basten triosu ile firtinalar estirirken, Inter'de de Klinsmann, Mattheus, Brehme uclusu ile Alman ruzgarlari esiyordu. Son sampiyon Napoli ise zaten bir yabancinin omuzlarinda yukseliyordu; “Maradona”. Sampdoria'nin yabancilari ise Katanec, Cerezo ve Mikhailichenko idi. Bu 3 yabancinin 34 macin sadece 3 tanesine beraber basladiklarini soylersek, Sampdoria'nin rakiplerine gore yabancilardan daha az katki aldigi net olarak anlasilacaktir.

Sonraki sezon sampiyonlugun getirdigi baskiyla mucadele etmekte zorlanan Sampdoria, Aralik ayinda dusme potasina kadar geriledigi sezonu 6. bitiriyor, Sampiyonlar Ligi finalinde ise Wembley'de Barcelona'ya uzatmalarda Koeman'in golu ile boyun egiyordu. Yaz doneminde ise Vialli'nin Juventus'a rekor transferi ile baslayan cozulme sureci, 1999 yilinda takimin ligden dususune kadar suruyordu.

5 yorum:

Adem dedi ki...

ellerine sağlık Enes. Sampdoria'nın yeri başkadır bende. Aslandırlar :)

Adem

Enes Özbey dedi ki...

Bu kadar uzun bir yaziyi okudugunuz icin tesekkur boynumuzun borcu. Sezon basinda Cassano-Pazzini birlikteligi ve gelen liderlik sonrasi 90/91 kadrosu ile karsilastirilmisti Sampdoria. Ancak sartlar iki takimi karsilastirmaya musait degil. O zamanki Inter sampiyon olamamisti belki ama, bugunku Inter'i dumduz edebilecek potansiyelde bir takimdi. Ligin zorlugu da cabasi. Sirf bu sampiyonluk bile Sampdoria'ya sempati beslemeye yeter. Gercekten de Aslandirlar...

Endless Love dedi ki...

bu güzel yazıyı bir solukta okudum... 89 yılındaki şampiyonluğumuz sonrası önce Napoli,sonra da Sampdoria 3 büyüklerin arasına girmişti, efsane yıllardı Serie A için... Sonra zaten ancak Roma ve Lazio araya sızmayı başarmışlardı... Bu sezona çok iyi girince Doria, herkes acaba mı dedi, bizi de yendiler ha keza ama sanırım bu kadro yeterli olmayacaktır tabi ki son nefes için... Doria, Napoli, Genoa her zaman Serie A'da olması gereken mükemmel camialar...

twilost dedi ki...

yabancı sınırı 5-6ya çekilse serie a gene en klas lig olur da kısa vadede imkan ihtimali yok.. 6+5de o kadar etkileyemez.. sampdorianın şampiyon olduğu seneyi görmek isterdim,tabi o sene doğduğum için pek şansım yoktu=D interle milanın 3 yabancı hakkını kullandığı isimler muazzam. o sene juventusun 3 yabancısı kimdi peki?

Enes Özbey dedi ki...

2 yabancisi varmis Juve'nin o sezon. Brezilyali Julio Cesar ve Alman Thomas Hassler