24 Şubat 2010 Çarşamba

Kayıp Hikayeler; Leandro Remondini

Remondini, 1938’de yirmi yaşındayken Milan’a gelir, ardından Modena, Lazio ve 1950 Dünya Kupası’ndaki tek milli maçı ( Paraguay’a karşı 2-0 kazanılan maç.) tarihinde hiç üst lige çıkamamış Luchesse ve son olarak Verona’da oynadıktan sonra futbolu bırakır. 1957’de Beşiktaş’ın antrenörü olan Remondini’nin takımı Olympiakos’u ön elemede hükmen galip gelerek eledikten sonra Real Madrid’le karşılaşır.

Puskas, Kopa, Gento, Santamaria’lı takıma elenir. O maçtan 43 yıl sonra Real Madrid İstanbul’a bir kez daha gelir hem de İstanbul’u görmek isteyen Puskas’la birlikte. Real Madrid’in başında ise Vicente Del Bosque vardır. Dönelim Remondini bağlantısına. 10 Haziran 1959’da lig finalinde Fenerbahçe’ye 4-0 yenilen Galatasaray’ın başında Remondini vardır, bu mağlubiyet onun sonu olmaz ama ertesi yıl Türk milli takımının başına geçer.

Bir arşiv kaydına göre Altay’ı da çalıştıran Remondini, Galatasaray’ı, Beşiktaş’ı Del Bosque’yi, Puskas’ı hatta futbolun iki “panter”i Varol ve Turgay Şeren’i birleştiren isimdi.

Not: Milan formasında sağdan ikinci remondini.

Enstantane #28

6 Şubat 2010 Cumartesi

Kayıp Hikayeler; Bizi Birleştiren Nehir

Bu hafta sonu Premier lig’de önemli bir maç, hatta kökenleri Britanya futbolunun kökenlerine kadar giden tarihsel bir maç gerçekleşecek. Liverpol ve aynı kentin takımı Everton karşı karşıya. Onları ayıran çok şey olduğu varsayılır, birisini işçi sınıfının diğerinin ise üzerlerindeki mavi renkten dolayı muhafazakarların takımı olduğu, birisinin Protestanları, diğerinin ise Katolikleri temsil ettiği vs vs.

Oysa mesele o Merseyside nehri kadar bile derin değil. Onların rekabeti ağızlara pelesenk olan tabirle “tatlı” bir rekabettir. Bu durumun en açık örneği ise 1966’da yaşandı. Liverpol o yıl lig şampiyonu olmuş, FA Cup’ta ise Sheffield Wednesday’i 3-2 yenen Everton, kupayı kazanmıştı. Ertesi yıl Godison Park’ta (aralarındaki rekabete neden olan eski stad) yapılan ilk maçta da iki takım kupalarıyla seyirciyi selamlamıştı.

Not: Fotoda Liverpoolu, Roger Hunt ve Evertonlu Ray Wilson o yıl İngiltere’nin kazandığı dünya kupasıyla maç öncesi tur atıyorlar.

Yukarıdaki fotoğrafta ise Evertonlu Andy Gray ve Liverpollu. Kenny Dalglish.

3 Şubat 2010 Çarşamba

Old Fashioned Football Shirt Company ; Newcastle Utd. 1968

2 Şubat 2010 Salı

Hall of Shame Ep11

Yukarıdaki fotoğraf aşağıdaki hikaye ile her ne kadar örtüşmese de, bu hikayenin başlangıç noktasını Fenerbahçenin 1978 yılındaki şampiyonluğu ile iliştirmek pek tabii mümkün.

Çünkü Engin Verel o yılki şampiyonluk sonrası soluğu Almanya'da almış, burada oynadıktan sonra yanılmıyorsam Belçika'da bir-iki sene oynayıp ardından Lille formasını giymiştir.

Hikaye bu ya; Verel, Fransa kupası eleminasyon maçlarında Nantes ile oynanan maç sonrası soğuk su havuzunda dinlenirken soyunma odasına Fransa Başbakanı Pierre Mauroy girer. Orada tam olarak ne gerçekleşmiştir, Verel tarafından da aksedilmediği için bilinmez belki ama, bu konuda tek bildiğimiz şey Engin Verel'in anadan üryan Fransa başbakanı ile el sıkıştığı. Kadraj içerisindekiler ayrı , Fransa başbakanının anadan üryan bir futbolcu ile el sıkışma derdi ayrı bir konu.

Halihazırda bir de Ahmet Çakar'ın Bordeaux-Milan maçı sonrası soyunma odasında dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand ile yaşadıkları ayrı bir muammadır. Zira Çakar olayı iki farklı yerde dört farklı versiyonda anlattığı için fazlasıyla itimat edemediğimden dolayı burada aksedip kimseyi mağdur durumda bırakmayayım.

Kültürlü dediğimiz Fransızların soyunma odası kültürü yokmuş gibi bir genelleme ile konuyu kapatalım. Gerisini Verel'in adonislerini hafızasından silmeye çalışan Pierre Mauroy düşünsün.

1 Şubat 2010 Pazartesi

2013

"Kötülerin kazanması için iyilerin seyretmesi yeterlidir."

Edmund Burke